Bu haftasonu film izleme açısından oldukça verimli geçti. Üç günlük sürede yedi film bilgisayarıma konuk oldu. Maymunlar Cehennemi Başlangıç, Çarşı Pazar, Mad Max Fury Road, Ex-Machina, Chappie, Tiksinti ve İki Gün Ve Bir Gece izlediğim filmeler arasındaydı. Her bir paragrafta ayrı ayrı filmlere kısaca değindim. Sıralamayı beğenime göre artan bir şekilde yazdım.

Niksar' da eski bir çarşıyı mekan olarak kullanan Çarşı Pazar, günümüzün vazgeçilmez alanları alışveriş merkezlerini anadolunun bu kasabasına getiriyor ve çatışmayı oluşturuyor. Yer yer komik olup güldürse de absürde kaçtığı anlarda güldürmekten ziyade antipati oluşturuyor. Televizyonda denk geldiğinde izlenecebilecek bir film.
İngiltere' den çıkma Ex Machina, yapay zekanın sınırlarını zorluyor. İşin içine hisleri de ekleyen yönetmen Alex Garland, yakın geleceğin en temel konularından biri olabilecek yapay zeka modellemelerin, karanlık olmasa da ürkütücü olasılığını ekrana taşıyor. El attığı konu itibariyle ilgi çekici olan film, tek bir mekan ve yavaş anlatımı ile kendinden uzaklaştırıyor.
Neill Blomkamp'ın District 9 filmine uzaylı-robot filmi diyebiliriz. Chappie ise insan-robot filmi. İzlerken eğlendiren Chappie, oldukça da mantık hatası barındıran bir film. Konu itibariyle aynen Ex Machina' da olduğu gibi yapay zeka, artık bir robot, hissiyat eklenmesi burada da mevcut. Ayrıca bilinç transferi ile beden değiştirme olayı da filmin ilginç ama altı boş noktalarından biri.
Maymunlar Cehennemi serisinin dördüncü filmi Başlangıç, bu mitin çıkış noktasına serinin diğer filmlerinden bağımsız olarak odaklanıyor. Olayın bilimsel tarafıyla ilgilenen senaryo günümüzde geçiyor. Keyifle ve merakla kendini izlettiren yapım, karakterlere özellikle Sezar' a yaklaşımıyla beraber, iyi bir film olarak hafızalarda yer ediyor.
George Miller' in kült film serisi Mad Max' in son filmi Fury Road, hem yeniden karşımıza Max' i çıkartmasıyla hem de aksiyonun dibine dibine vurmasıyla iki saatin nasıl geçtiğini anlamadan görsel bir şölen sunuyor. Bir senelik aksiyon ihtiyacınızı iki saatte giderebilirsiniz. Adeta izlemekten yorulabilirsiniz bile. Özellikle görüntü yönetmenini ayrıca kutlamak gerek. Yalnız bu sefer Max, biraz Furiosa karakterinin arkasında kalmış. Ayrıca senaryo da fazla başarılı değil hatta çok düz fakat kendinden beklenen aksiyon o kadar yukarıda ki, çok da senaryoyla ilgilenmiyorsunuz.
Roman Polanski' nin apartman üçlemesinin siyah beyaz çekilen ilk filmi 1965 yapımı Tiksinti (Repulsion), başrolünde Catherine Deneuve' nin oynadığı Carol karakterinin içinde yaşadığı şizofrenik ve takıntılı halini perdeye taşıyor. Özellikle cinselliğe olan tiksinçliği, yalnız kalışı ile birlikte daha da kötü bir hale bürünüyor. Filmin merkezine de bu takıntısı koyan Polanski, psikolojik bir çıkarımda bulunuyor. Gerilime kayan yapısıyla ve tekinsiz halleriyle bazı ülkelerde yasaklanan film, siyah beyaz olmasının etkisiyle beraber rahatsız edici bir yapıya sahip.
Dardenne Kardeşler' in son filmi İki Gün Ve Bir Gece, ikilemde bırakılmış ve seçimleri sonucunda birbirlerini etkilemiş insanları, başrol oyuncusu Marion Cotillard'ın oynadığı Sandra karakterine odaklanarak anlatıyor. Tüm filmi tek başına sırtladığını söylesem yanlış olmaz. Bir işyerinde "ikramiye mi yoksa arkadaşınızın işe dönmesi mi" oylamasından çıkacak sonuca göre Sandra' nın iş durumu belli olacak ama onun öncesinde Sandra' nın arkadaşlarını ikna edebilmesi için mücadele etmesi gerekiyor. Film içinde bu tip sorular bulmak olası fakat herhangi bir cevap verilmiyor hatta yanlışı olmayan sorular gibi. Film sonu itibariyle de belki de bu hayat denen düzende mücadele edilmeden durulmayacağını bize söylüyor.Her topluma göre farklı bir okumaya da açık olan film maddi-manevi karşıtlığıyla başarılı bir yapım.