Danimarka' nın 2012 yapımı, 2014 yılı yabancı dilde en iyi oscar adayı, Thomas Vinterberg imzalı "Jagten (The Hunt - Onur Savaşı)", hikayesiyle bir çok zor konuya el atarken, altından kalkmasını da iyi biliyor.
40 yaşındaki Lucas, çalkantılı geçirdiği dönemden sonra herşeyi yola koymuş gibidir. Anaokulunda öğretmenlik yapan Lucas'ın hayatı, öğrencilerinden birinin söylemiş olduğu bir söz ile daha da berbat hale gelecektir. Artık onurunu tekrar kazanmak için yaşayacaktır.
Masumane ve karşılık bulmamış bir sevgi sonrası kızgınlıkla söylenmiş bir yalan, bir insanı ne kadar zor duruma düşürebilir? Özellikle bu olay herkesin birbirini tanıdığı bir kasabada gerçekleşirse. Yönetmen Vinterberg bu soruyu daha da zorlaştırarak tarafları samimi arkadaşlardan seçiyor ve kilit ismi de küçük bir kız olarak belirliyor.

Suçun olmuş veya olmamış halinin ispat edilememesi hep bir şüphe duyulmasına neden oluyor. Klara' nın babası Theo ile Lucas'ın ilişkisi bu şüphe etrafında şekilleniyor. Theo bir yandan Lucas'ın yapmamış olma ihtimali ile umutlanırken diğer yandan da yapmış olma ihtimali ile sarsılıyor, kendini çıkmazda buluyor. Devamlı bir tetikte bulunma hali var. Filmin adı tam da bu hali resmediyor. The Hunt yani Av. Av yada avcı olun, av başladığında iki tarafta hep diken üstündedir. Biri avını yakalayabilmek için pür dikkattir, diğeri av olmamanın peşindedir.

Önemli ve zor olan birçok konuyu tek bir hikaye altında başarılı bir şekilde perdeye taşıyan Vinterberg, filmin sonunu net bir şekilde ortaya koymasa da "Çamur at izi kalsın" sözünü açıklayıcı bir anlatımla Lucas'ı av yerine koyarak bıçak üstü hikayeyi ucu açık sonlandırıyor. İki tarafta da yer alarak kendinize pay çıkarabilir veya sorgulayabilirsiniz. İzlemenizi tavsiye ederim.